Yazar: Nata Çebotari. Çeviri: Güllü Karanfil
Gagauzlar bugün dünyanın çoğu yerinde tanınmaktadırlar. Bu durum Gagauzların son 20 yıldaki yaşadıkları problemlere de bağlıdır. Onlar tüm dünyaya dağılarak, kendilerini yüksek nitelikli uzmanlar, güvenilir ortaklar, vicdanlı, dürüst ve çalışkan insanlar olarak kabul ettirmeye başarmışlardır.
Bunun kanıtı, «Bizimkiler Yurt Dışında» adlı bir köşe yazı serisinin kahramanlarında bulunmaktadır.
Ancak, bazen bunun tersi de oluyor.
Sosyal ağların aktif bir kullanıcısı olduğum için ve farklı insanlarla (ister yüz yüze, ister yazışma ve yorumlarda) iletişim kurduğumdan Gagauzlarla ilgili birçok kötü ifade duydum, okudum.
Bu ifadeler doğrudan Gagauzların karakteri ve mizacıyla ilgiliydi. Bazen «Aç gözlü Bulgar», «İnatçi Gagauz», «Kurnaz Yahudi» gibi bu ve benzeri klişeler duydunuz mu hiç?
Aslında, Gagauzların neden inatçı görüldüğü konusunda hiçbir fikrim yok. «İnatçılık»tan kasıt ilkelere bağlılık, bazen uzlaşmazlık, katılık, sebat, bazen de inatçılık anlaşılıyorsa, o zaman muhtemelen anlaşabiliriz. Ama inatçılık bu mudur?
Beşinci nesil bir Gagauz kadını olarak Gagauzlar çok alçak gönüllü, kibar, çalışkan, terbiyeli, adil, sadık ve güvenilir insanlardır, diyebilirim.
Başka farklı birisine rast geldiyseniz, ya şanssızlığınızdandır ya da karşınıza çıkan kişi ‘yanlış’ Gagauzlardandır.
Çok dürüst olmak gerekirse (dürüst olmamanın ne anlamı var ki?), Gagauzların çabuk sinirlenen, bazen kinli olduklarını da kabul ediyorum (kimin başına gelmez ki?). Ama biz her zaman samimiyiz. Arkada taş gizlemeyiz. Açık sözlüyüzdür, seviyoruz ise, tüm kalpten seviyoruzdur; Sevmiyoruz ise, sevmiyoruz demektir. Her iki durumda da, bunu net olarak bileceksiniz ve şüphe duymanız için hiçbir neden kalmayacak. Bir şey söylemek istediğimiz zaman arkadan değil, karşı tarafın gözüne bakarak söyleriz. Bizim insan bazen haklı olmadığında bile kendi insanımızın arkasında dağ gibi durur, korur, savunur. Bunu daha sonra kendi aramızda araştırırız, ama onu yabancıların önünde küçük düşürmeyiz.
Bir zamanlar Gagauzların bu farklı (kötü okuyabilirsin) karakteri hakkındaki bu tür klişelerin nereden geldiğini merak etmiştim, ancak bu konuya ışık tutabilecek herhangi bir uzman görüşü veya yetkili kaynak bulamadım. Ama Gagauz geleneklerinde aile üyeleri arasındaki ilişki hakkında ilginç bir şey buldum. Bunda “bir şey” beni çok şaşırttı ve hatta bazı yerlerde bugüne kadar var olmasına daha da şaşırdım. Tanınmış etnograf Valentin Moşkof’un, “Bender Vilayetinin Gagauzları” kitabında bu konuyu açıklık getiriyor. Özellikle, yazar burada bir kadının hem aile içindeki hem de sosyal açıdan konumunun ayrıntılı bir tanımını verir. Örneğin; Moşkof, “Gagauzlar Arasında Aile ve Sosyal İlişkiler” bölümünde, “bir delilanlı, bir kıza aşık olursa, aşırı derecede kıskanır” diye yazıyor. Bu durum kızın toplum içindeki durumu zorlaşır. Dolayısıyla kız ifadelerinde ve hareketlerinde çok dikkatli olması gerekiyor. Örneğin, bu kız o erkeği fark etmez ve yanlışlıkla yolunu geçerse, erkek; o zaman kızın artık onu sevmediğini, aynı zamanda ona olan tüm saygısını da kaybettiğini düşünebilir. Eski zamanlarda, böyle veya başka tür bir hareket, gençlerin intikamını almak için bir bahane haline geliyordu.
Genel olarak, Gagauzlar hâlen çok ataerkildirler. Yaşam tarzları geleneksel olarak eski aile yapısından pek farklı değildir diye düşünüyorum. Örneğin; aynı kaynağa göre evli bir kadının sadece aile içinde değil, toplumdaki yeri de ağırdır. Yani bir misafirliğe gittiğinde, kadın kocasının 2-3 adım gerisinden yürümesi doğru sayılıyordu. Yaşı ne olursa olsun bir kadın 7 yaşından büyük erkeklere yol vermeliydi. Bayramlarda ve yas merasimlerinde, kilisedeki ayinlerde kadınlar erkeklerin solunda veya arkasında durmak zorundaydı. Tüm ortak yemeklerde kadın-erkek ayrımı ilkesi titizlikle gözetilmiş, kadınlar ve erkekler ayrı oturuyorlardı.
Aile arşivimizde, düğün ve yas merasimlerinde “erkek” ve “kadın” masaları arasında net bir ayrım yapıldığını doğrulayan birçok fotoğraf var.
Eşler arasındaki aile içi ilişkilere ait yazardan ilginç gözlemler.
Bir kocanın karısını dövmesi o kadar yaygın görülüyordu ki, sadece onu cezalandırmak veya “düzeltmek” amacıyla değil, aynı zamanda onun adına suçluluk duymadan, sadece “düzen için” uygulanıyordu. Kocası, kadının fikrine nadiren başvuruyordu. Moşkof burada bir sıra atasözünden alıntı yapıyor ve bunlardan biri şöyledir:
“Kocası eşinin on kelimesinden yalnızca birini dinleyebilir”.
Ancak cinsiyetler arasındaki ilişkide olumlu bir şey de vardı. Hiç bir erkek, kadın ve çocukların yanında ayıp ve müstehcen konuşmalara izin vermezdi. Çocuklar katı bir şekilde yetiştiriliyor, Baba, çoğu zaman çocuklarına toleranslı davranmazdı. En ufak bir suçtan dolayı oğlunun ciddi şekilde cezalandırılması gerekiyordu. Ancak, kadının cezalandırılması gibi çocukların cezalandırılması da yabancılar tarafından fark edilmeyecek şekilde yapılmalıydı.
Araştırmacı ayrıca, Gagauzların Beşalma köyünde bir eşin veya çocuğun mahkemede bir koca veya baba tarafından dövülmesinden şikayet ettiği bir vakayı işitmediğini söylüyor. Bu tür şikayetler, en büyük günah olan aile reisine saygısızlık olarak kabul edilirdi. Bu güne kadar Gagauzlar arasında, bir eşe açıktan sevgi ve şefkat sergilemek hâlâ alışılmış bir şey değildir.
Eskiden çocuklara da sevgi sergilemek adetten değildi.
Gagauzlar sert bir halktır. Moşkof’un yazdığına göre, “babanın oğluna karşı sevgisi, omzuna hafifçe dokunmak veya el sıkışmaktan ibaretti. Kızların babalarıyla neredeyse hiç bir sevgi bağı yoktu. Sorunlar ortaya çıkarsa, kadının düşük konumuna rağmen, çocuklar ile baba arasında bir rehber, aracı görevi gören annedir. Yani çocuklar, özellikle kızlar olmak üzere ortaya çıkan sorunlarla ilgili çoğunlukla annelerine başvururlar ve anne tüm sorunları babayla koordine eder.
Açıkça şunu demeyi kendime borç bilirim. Çağdaş Gagauz erkekler, atalarından tümüyle sert mizacı miras olarak almamış ve günümüzde artık Gagauz ailelerinde Valentin Moşkof’un geçmişte yazdığı kadar sert aile ilişkileri yoktur. Bununla birlikte, önceki nesillerin yaşam tarzının şimdiki Gagauzların karakteri üzerinde oldukça somut bir etkisi de vardır.
Foto preview: Maria Bratan