Yazar: Nata Çebotari. Çeviri: Güllü Karanfil
30 Temmuz 1957 tarihi, Gagauz bilincinin oluşumunun aşamalarından biri olarak kabul edilebilir. Bu tarih MSSC (Moldova Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti) Yüksek Konsey Başkanlığı kararnamesiyle Gagauz alfabesinin kabul edildiği gündü. Yazı dilimize özgü 5 harfin ilavesiyle Kiril grafiğine dayalı olarak Rus dilbilimci, Filoloji Bilimleri Doktoru, Gagauz dili ve Halk edebiyatı araştırmacısı Lüdmila Pokrovskaya tarafından geliştirilmiştir.
Bu alfabe ile, 1958’den 1995’e kadar Gagauzça şiirler, öyküler vb. eserler yazıldı. Bununla birlikte, zamanın gereklerini dikkate alarak, 1992’de Pokrovskaya, Latin alfabesine dayalı Gagauz alfabesini geliştirmeye başladı. Bu alfabe (küçük değişikliklerle birlikte) 1996 yılının başlarında Gagauz Yeri Halk Meclisi ve Moldova Cumhuriyeti Parlamentosu tarafından onaylandı.
Kiril alfabesiyle Gagauzça yayınlanan ilk kitap 1959 yılında basılmıştır. Bir bölümü o yıllarda derlenen halk edebiyatı, diğer bölümü o dönemde yaşayan şairlerin eserleri yer aldığı bu kitabın adı “Bucak’tan Sesler” idi.
Gagauz dilinin resmi yazılı dil olmasından çok yıllar geçti. Bugünümüzü daha iyi anlamak için biraz geriye gidelim.
Çadır-Lunga Bölgesi Halk Kütüphanesi yerel tarih edebiyatı bölümünün başkanı Mariya Jimjim şöyle diyor: “Gagauz konuşma dili ve halk edebiyatı dili bilime ilk kez 20. yüzyılın başında Rus etnograf Valentin Moşkov çalışmaları sayesinde tanındı. XIX yüzyılın ortasından sonuna kadar araştırmacı sık sık Rusya’nın Bessarabya eyaletinin Bender ve İzmail ilçelerinin köylerine gelmiş, o dönemin Gagauz köylerinde kapsamlı etnografik ve folklor malzemesi toplamış ve daha sonra kendi eserlerinde yayımlamıştır.
Lüdmila Pokrovskaya “Modern Gagauz Dili” adlı dersliğinde, Moşkov’un “Besarabya Gagauzlarının Ağızları” (1904) kitabının yayınlanmasından sonra, folklor metinlerine ve içerdiği sözlüğe göre Türkologlar Türk dillerinden biri olan (henüz kendi yazı diline sahip olmayan) Gagauz konuşma dili hakkında eksiksiz ve net bilgi edindiğini yazıyor.
1910-1930 yıllarında Kişinev’de Gagauz ruhani eğitimcisi Başrahip Mihail Çakir’in çevirisiyle dini edebiyat (Matta İncili, ayin, mezmur, dua kitabı ve diğer kilise kitapları) yayınlandı. 1918 yılına kadar metinlerini eski Slav alfabesinin harflerini kullanarak Gagauz dilinde yazan Çakir, 1918’den sonra Besarabya Romanya’nın bir parçası olunca, kitaplarını yazmak için Romen harflerini kullandı.
Gagauz dili ile ilgili ilk bilimsel makaleler ancak geçen yüzyılın 1930’larında ortaya çıktı. Rus Türkolog Profesör N. Dmitriyev tarafından, Moşkov’un topladığı materyallerini inceleyerek yazılmıştır. Moşkov’un metinleri Gagauz telaffuzunun tüm inceliklerini dikkate alarak transkripsiyonla yazması sayesinde Dmitriyev, bu metinlere dayanarak Gagauz dilinin fonetiğini Oğuz grubu Türk lehçeleriyle karşılaştırarak ayrıntılı bir tanımını yapabilmiş . Aynı zamanda, Pokrovskaya’nın yazdığı gibi, “Türk dilleri arasında Gagauz dili (daha doğrusu Besarabya Gagauzlarının ağzı) güney grubuna ait etmek mümkün ve Türkiye Türkçesi’ne, Kırım Tatarcası’na (güney lehçesi), Azerbaycan ve Türkmen Türkçelerine çok yakındır”( N.Dmitriyev’den alıntı).
Dmitriev, ilk olarak 1939’da yayınlanan “Gagauz Etütleri” makalesinde ‘Esas olarak Türk dillerine ait olan Gagauzca, Slav ve Romen dillerinden çok etkilendiğini’ yazıyor. Moşkov’un gözlemlerine göre Gagauzca, sadece Ses Bilimi ve Leksikoloji alanlarında değil, özellikle sözdizimi ve cümle yapısı ile Türk dillerinin yapısından hayli uzaklaşmıştır.
Ama bu tamamen farklı bir konu.