Geçen yazımızda kurban ve baaşışın ne olduğundan ve bu tür adakların nasıl farklılaştığından bahsetmiştik. Bu yayında, söz verdiğimiz gibi, kurban türlerinden ve bunların ne anlama geldiğinden bahsedeceğiz.
«Allahlık kurban», insanların ve hayvanların refahı için sunulur. Bu kurban türü 8 Kasım “Kasım” bayramında sunulur. Eskiden kurban sofrasına davet edilen herkese bir somun (kolaç) ve yanan bir mum verilirdi. Kurban yemeği için bir yıllık bir kuzu kesilir, bundan “kuzu bulguru” ve “yağlı kartofi” (etli patates) hazırlanırdı. Tüm yiyecekler fırında pişirilirdi. Sofraya oturduklarında dua ederlerdi «Allah’ım bize sağlık ver! Bugüne kadar yaşadığımız için şükrettik. Hayvanları sağlıklı verdik ve onları geri aldık». Gagauzların koyunları Hederlez bayramında (6 Mayıs) otlatmaya verdikleri ve tam Kasım’da geri aldıkları anlamına geliyordu.
«Adanmış kurban», ciddi bir hastalıktan kurtulan ya da kritik ya da trajik bir durumdan sağ çıkan, ölümü atlatan (kumpana) bir kişinin onuruna sunulurdu. Bu tür kurbanlara “vaat edilmiş” denir, çünkü ağır hasta olan kişi ya da yakınlarından biri Tanrı’ya dönerek, iyileşip ayağa kalkması halinde yıllık kurban sunacağına söz verir. Kumpanayı atlatan kişi, içine düştüğü kritik ya da trajik durumdan kurtulması için Tanrı’nın kendisine yardım etmesi halinde kurban sunmayı vaat eder. Her iki durumda da hangi kurbanın verileceği belirtilmez, kişi karar vermekte özgürdür. Yaşlılara göre, eskiden bir adam kurban sözü verdiğinde, bir dananın boynuna kırmızı bir ip bağlar ve onu kırda otlamaya bırakırmış.
Köydeki herkes bunun «adanmış kurban» olduğunu anlar ve kimse buzağıya zarar vermeye ya da onu avludan kovmaya cesaret edemezmiş.
«Köy kurbanı» , köyde barış, huzur ve uyumun sağlanması, hastalıkların ortaya çıkmaması, insanların ve hayvanların sağlıklı olması, ekin ve bereketin olması için köyün ve tüm sakinlerinin onuruna kutlanırdı. Bir köyün bayram günü insanlar mahallelerinda veya koy meydanında ortak bir bayram yaparlardı.
Eskiden köy kurbanı Gagauzların üç büyük bayramından ikisi olan Hederlez (6 Mayıs) ve Kasım (8 Kasım) günlerinde kutlanırdı.
Günümüzde, farklı Gagauz bölgelerinde köy kurbanı farklı günlere denk gelmektedir.
«Ev kurbanı» – konutun kurbanı, evin inşaatı tamamlandıktan sonra gerçekleştirilir, bu yeni konutta sağlık ve esenlik adına kurban kesilir. Kilise ile anlaşılarak bir azizin (genellikle ev sahiplerinin veya akrabalarının adıyla anılır) günü olarak belirlenen bayram gününde, önce bir papaz eve davet edilir ve evi, evdeki tüm eşyaları, çiftlik hayvanlarını ve kümes hayvanlarını kutsayıp kutsal su serper. Daha sonra, her yıl bu günde ev sahipleri bir kurban keser veya «canlı kurban» verirler. Bu törene papaz davet edilmediğe de bilir. Bu durumda ev sahipleri kendileri bir dua okur ve evin üzerine kutsal su serperler.
Geçmişte, kurban günü ev sahipleri mutlaka hamurdan bir haçla süslenmiş ekmek pişirir ve misafirler ziyafete tatlılarla dolu bir tabakla gelirlerdi.
«Diri Kurban» veya «Canlı Kurban» (Cannı kurban), evin ve orada yaşayan insanların ve hayvanların sağlığı için verilir. Canlı kurban sunumu herhangi bir tarihe bağlı değildir ve ya bir aziz gününde ya da bir aile üyesinin doğum gününde sunulur. Eskiden kurbanlık hayvanın boynuna bir havlu ya da gömlek bağlanır ve kurban teslim edilirken bir mum yakılırdı. Veren kişi şöyle derdi «Kurbanımızı kabul et. Allah evimize, bize ve çocuklarımıza sağlık versin! Allah mutluluk versin!» Alıcı haç çıkarır, teşekkür eder, mumu ve kurbanı kabul ederdi.
«Diri kurban» veya «canlı kurban» sadece erkek üyelere verilir.
«Dini nikah (Steonuzluk) kurbanı» , kilise takvimi tarafından belirlenen güne, yani düğün gününe denk getirilen bir düğün kurbanıdır. Düğün kurbanı için genç bir kuzu kesilir ve kanı evin kapılarına, çocukların alınlarına, yanaklarına ve çenelerine haç çizmek için kullanılırdı. Kurban yemeği dışarıda, ya kilisenin avlusunda ya da kurbanı kesenlerin evinin avlusunda sunulurdu.
«Su kuyusu (pınar) Kurbanı», biri su kuyu açarken sunulurdu. İş bittikten sonra bir kurbanlık hayvan kesilir ve kurban yemeği hazırlanırdı. Komşuların kurban ziyafetine davet edildiği gün «Pınarın Kurban» günü olurdu. Eğer bir kuyu tüm köy tarafından yapılmışsa ve herkes onu kullanabiliyorsa, o kuyu ortak kuyu olarak kabul edilirdi ve bu durumda köylülerden herhangi biri kendi isteğiyle o kuyunun kurbanını kesebilirdi.
Yazar: Nata Çebotari. Çeviri: Güllü Karanfil