60-70’lerde Komrat ve Çadır-Lunga’da belki de dutların yetişmediği tek bir özel bahçe yoktu – ipekböceği larvaları özellikle bu ağaçlarda büyüyüp gelişiyor. Ve kırsal bölgenin geniş alanlarında, ipekböceği larvalarının çoğaldığı ve ardından kozalardan benzersiz, en iyi ipek ipliklerin “çıkarıldığı” dut bahçelerinin tamamı yetiştirildi.
Komrat ve Çadır-Lunga’da koza kurutucuları geçen yüzyılda oldukça uzun bir süre faaliyet gösterdi, buraya çevre köylerden hammadde getirilirdi.
Bazı eski zamanların anılarına göre, Cadir-Lunga koza kurutucusu Moldova’nın güneyindeki en iyi işletmelerden biriydi ve iş sürecine yalnızca doğrudan çalışanlar değil, yaz tatillerinde okullu çocuklar bile dahil oldu.
Tarihsel olarak halı dokumacılığın yanı sıra ipek böceği kozasından lif üretimi de Gagauzların orijinal mesleklerinden biriydi. Halı dokumada ve kıyafet dikmek için keten üretiminde esas olarak pamuk veya yün ipliği kullanılmışsa, o zaman başlıkların şal, (şalinka, basma), dekoratif mendillerin, zarif havluların, nişan havlularının (“goda peşkiri”), yastık kılıfları, masa örtüleri ve amacı faydacı olmaktan çok dekoratif olan diğer ev eşyaları üretimi için ham ipek iplikleri kullanılırdı.
Çadır-Lunga Tarih ve Etnografya Müzesi’nin blogunda bu konuyla ilgili bazı aydınlatıcı bilgiler ve ilginç fotoğraflar buldum; bilgiler kurumun müdürü Stefanida Stamova tarafından hazırlandı.
Besarabya’nın güneyindeki Gagauz kadınlarının ipekten eşsiz kumaşlar ürettiği gerçeği, 1889 yılında Kişinev’de düzenlenen büyük bir tarım sergisinden sonra yaygın olarak biliniyordu. Bu sergide benzersiz el yapımı Gagauz ipeği “goda peşkiri” sunuldu.
Koza yetiştirmek için, kağıtla kaplı kamış saplarının bulunduğu geniş ve sıcak bir odaya ihtiyaç vardı. Kağıt üzerine ipekböceği yumurtaları ekilirdi, 2-3 gün sonra tırtıllar ortaya çıkardı. Böylece dut ağacının yapraklarıyla beslenirdiler. Tırtıllar bir hafta boyunca büyürdüler ve ardından üç gün boyunca uykuya dalarlardı. Bu sırada oda temizlenir ve havalandırıldı.
Bu döngü birkaç kez tekrarlanırdı. Döngünün sonunda, en ince ipek ipliklerle kendilerini örmeye başlayan ve kozaya dönüşen yetişkin tırtılların tutturulduğu raflara dallar yerleştirildi.
Pupanın serbestçe yuvarlandığı kozalar en iyisi olarak kabul edildi. Daha fazla üreme için belirli sayıda koza bırakılırdı, geri kalanı belirli sıcaklıktaki fırınlarda kurutulurdu. Böcek kelebeğe dönüşmeden ve kozayı kemirerek onu terk etmeden önce kozaların kuruması için zamanın olması önemliydi.
Kurutulmuş kozalar, ipek lifleri kozadan ayrılmaya başlayana kadar kaynatılan suyla dolu büyük bir kazana daldırıldı. Bu an, uzmanlar tarafından suya çakılan tahta çubukların yardımıyla belirlendirdi.
Lifler çubuğa yapışmaya başlarsa hammadde kullanıma hazırdı.
İpek elyafı elle sarılırdı. Bu süreçte emek çoktu, karmaşıktı ve son derece sorumluluk gerektiriyordu. Her köyün kendi ipek dokumacıları vardı. İşin çok olması halinde kozalar özel atölyelere götürülerek özel makinelerle sarılırdı. Bu tür atölyeler Komrat, Vulcanesti ve Bolgrad’da bulunuyordu. Çadır-Lunga koza kurutucusunda yetiştirilen kozalar Benderi ipek fabrikasına gönderildi.
19. yüzyılda Besarabiya eyaletinin hükümeti ipek dokumacılığının gelişimine özel önem verdi; hatta okullar, gelecekte yetenekli zanaatkar kadınlar haline gelecek ve endüstrinin gelişmesine katkıda bulunacak kızlar için özel dersler bile veriyordu.
Çadır-Lunga sakini Nikolai Tukan’ın anılarına göre, o yıllarda yerel kollektif çiftliğin üç kadar dut tarlası vardı ve üretim sürecinde elde edilen hammaddeler paraşüt dikmek için kullanılıyordu.
Tomay köyünün sakinlerinden Vera Çimpoeş şunları söyledi: “O yıllarda herkesin ipekböceği yetiştirdiğini hatırlıyorum. Bizim okulumuzun yeterli binası yoktu, ve bu nedenle “okula hazırlık” sınıfımız da dahil olmak üzere ilk üç sınıf, anaokulu arazisindeki (Botna mikro bölgesi, Tomay) boş bir binaya yerleştirildi. İki küçük pencerenin arasında büyük bir delik bulunan dalgalı bir okul tabelasını hatırlıyorum; bizim tarafımızdaca ısıtılan bir ocak. Ve yaz aylarında kollektif çiftçiler bu odalarda ahşap raflarda ipekböcekleri yetiştiriyorlardı. Bu oburlar için dut yapraklarının toplanmasına yardım etmem gerekiyordu”.
(Önizleme fotoğrafı: Komrat kadınları geçen yüzyılın 60’lı yıllarındaki kozaları ayıklıyor. Yazarın çalışma arşivinden fotoğraf)
(Devam edecek)
Yazar: Nata Çebotari. Çeviri Güllü Karanfil