Bugün olduğu gibi eski zamanlarda da, hiçbir Gagauz bayramı ya da günlük yemeği ev yapımı şarap olmadan yapılamazdı. Bu durum, eski zamanlarda bestelenen ve günümüze kadar ulaşan halk türkülerinin ve şarkılarının metinlerine bile yansımıştır.
Genel olarak, şarabın Gagauzların yaşamındaki önemini abartmak zordur. Aile ve takvim törenlerinde şarabın önemi, Diana Nikoglo’nun “Gagauz gıda sistemi” adlı bir başka araştırma çalışmasında özellikle ele alınmıştır.
Bu nedenle şarap, doğum ve çocuk yetiştirme ile ilgili törenlerde kullanılırdı. Bir bebek altı aylık olduğunda, Gagauzlar bebeği ritüel olarak beslerlerdi. O gün anne bebeği kucağına alır ve ocağın etrafında üç kez dolaştırdıktan sonra ona bir yudum şarap verir ve “Bu şarap kadar pembe yanaklı ol” derdi. Nikoglo’ya göre şarap içmek, bir yandan şarabın insan vücudu üzerinde yararlı bir etkisi olduğu inancıyla, diğer yandan da şarabın ilahi bir öz, İsa’nın kanı olduğu inancıyla bağlantılıydı. Bu açıdan bakıldığında, böyle bir ayin aslında genellikle kilisede gerçekleştirilen komünyondur. “Komünyon” ayininin ateş etrafında yapılması, çocuğun sağlığı üzerinde büyülü bir etkiye sahip olma arzusuyla açıklanmaktadır.

Şarap, tüm cenaze geleneklerinde ve törenlerinde ve tüm anma yemeklerinde “ruhun dinlenmesi için içki” olarak kullanılmıştır ve hala kullanılmaktadır. Günümüzde bu geleneğe ne kadar uyulduğunu bilmiyorum ama geçmişte bir parça ekmek şaraba batırılır ve merhum evden çıkarılmadan önce tabutun içine konurdu; diğer “hediyelerle” (kepçe, yatak takımı vb.) birlikte, orada bulunan birine bir kova verilirdi ve içine bazen su yerine şarap dökülürdü.
Takvim ritüel döngüsünde, şarabın sembolik anlamı aile ritüellerinde olduğu gibi aynı kalır. Mezarlıkta ziyarette bulunanlara şarap ikram edilir ve Küçük Paskalya’da (Küçük Paskellä) mezarların üzerine şarap serpilir.
Şarap, kilise günü vesilesiyle ritüel yemeklerde servis edilir, ayrıca bir azizin gününe denk gelen isim günleri vesilesiyle aile yemeklerinde de kullanılır.
Gagauzlar için Noel, Yeni Yıl, Paskalya ve diğer önemli bayramlarda şarap hala bir mutlaktır. Üzümlerin budanmasıyla ilişkilendirilen Trifun gününde ise bağlara şarap dökmek ve bereketli bir hasat için birbirlerine şarap ikram etmek adettendir.

Gagauz misafirperverliğinin en bilinen özelliği, eve gelen herkese şarap ikram etmenin sadece bir nezaket göstergesi değil, ev sahibi için bir onur meselesi olmasıdır. Eski zamanlarda bir Gagauz ailesinde yemeğe katılan herkes ortak bir tabaktan içerdi, bu da birlikteliklerini sembolize eder ve şarabın yüksek kalitede olduğunun garantisiydi. Bunun üzerine ilk içen ev sahibi olur, misafirin ve orada bulunan herkesin sağlığına kadeh kaldırırdı. Kadeh kaldırırken konuklar, kabul için minnettarlıklarını ifade eder ve ayrıca ev sahibine ve aile üyelerine çeşitli dileklerde bulunurlardı.
Bu arada, diğer ulusların aksine, uzun ve etkili kadeh kaldırma Gagauzların geleneksel kültürüne özgü değildir. Gagauzlar, sofranın etrafında bir araya geldiklerinde birbirlerine karşı iyi dilek temennisi olarak “saalık (sağlık)” sözünü söylerler. Bu söze karşılık olarak da “Allah versin.” derler.Sofra takımlarının servis edilme sırası daireseldir. Şarap öncelikle misafirin en yaşlısına, yüksek sosyal statüye sahip bir kişiye veya yeni bir misafire ikram edilir. Eğer böyle bir neden yoksa, orada bulunanlara soldan sağa veya sağdan sola şarap ikram edilir.
Elbette şarap düğün törenlerinde hala yaygın olarak kullanılmaktadır: damadın evine vardıklarında yeni evlileri karşılamak için kullanılır. Düğün kafilesini karşılayan konuklara da şarap ikram edilir. Geleneğe göre, konuklar düğün ziyafetinden önce de şarapla karşılanırdı. Her yeni misafirin bir tepsiye para koyması ve yeni evlilerin sağlığı için bir kadeh şarap içmesi gerekiyordu. Konukları düğüne davet etme süreci şarapsız olmazdı. Kayınbirader tüm konukların evlerini dolaşır ve davetin bir simgesi olarak onlara düğün çotrasından bir yudum şarap verirdi. Bu ritüel, onurlandırılanlar için büyük bir şeref olarak kabul edilirdi. Bu gelenek Gagauzya’nın sadece köylerde değil, şehirlerinde bile yaşatılmaktadır.

Düğün geleneklerinden bahsettiğimize göre, bu bağlamda “kırmızı” veya “tatlı votka” (kırmızı rakı/tatlı rakı) ikramı gibi bir törenden bahsetmemek mümkün değildir. Tören, düğün töreninin sonunda gelinin her konuğa kırmızı bir iple bağlanmış fesleğin dalları vermesi ve damadın da onlara kırmızıya boyanmış votka vermesi esasına dayanır. Ritüel votkayı içen herkes bir tepsiye para koyar veya yeni evlilere bir çeşit hediye verir. Bu ritüel gelinin saflığını sembolize eder ve geleneksel Gagauz düğününde önemli bir yer tutar. Kural olarak, “kırmızı rakı” servis edildikten sonra yeni evliler odalarına gider ve konuklar dağılır. Kırmızı votka ikram etme ritüeli, birçok modern gelin ve damadın aslında düğünden çok önce birlikte yaşamaya başlamasına rağmen, Gagauz düğün ritüelinde bugün hala gözlemlenmektedir.
Preview: Maria Bratan
Yazar: Nata Çebotari. Çeviri: Güllü Karanfil