Yazar: Nata Çebotari. Çeviri: Güllü Karanfil
Gagauziya, Moldova’nın güneyinde yer alan özerk bir bölgedir. Gagauzların kökeni üzerine en az 20 hipotez öne sürülmüştür. Öne sürülen bu hipotezlerin bir çoğu günümüzde halen bilim insanları tarafından tartışılmaktadır. Bir rivayete göre Gagauzlar, Altay bölgesinden Balkanlar’a göç eden Türk topluluğunun torunlarındandır. Yaklaşık 200 yıl önce Gagauzlar, gruplar halinde kurak Bucak topraklarına yerleşmişlerdir. Halkın ulus bilinci yerleştikleri bu topraklarda oluşmaya başlamıştır.
Gagauzlar, Ortodoks Hıristiyan inancı benimsemeden önce pagan inanca sahiplerdi. Onlar Gök Tanrı’ya yani Tengri’ye tapıyorlardı. Bu sebeple onlara “Tengrici” denilmiştir. Balkan topraklarında hakimiyet kuran Bizanslılar döneminde -pagan gelenekleri unutmayarak- Ortodoks Hıristiyanlığı benimsediler. Yine bir rivayete göre halk, “Gagauz” adını Osmanlı İmparatorluğu döneminde almıştır. Bilimsel bir temele dayanmasa da bu düşünceye göre “Türkler, Gagauz halkının İslam dinine geçişini reddetmelerinden dolayı onlara “inatçı” denildiğini, buradaki “Gagauz” kelimesinin de tam olarak “düz gaga” anlamı verdiği düşünülmektedir.”
Genel olarak Gagauzlar, geçmişten gelen pek çok ritüel ve inancı Ortodoks inanç içerisinde muhafaza ederek bir sentez oluşturmuşlardır.
Gagauziya’yı her yıl başta Türkiye olmak üzere Rusya, Ukrayna, Kazakistan, Azerbaycan, Romanya, İtalya, Almanya, Avusturya, Fransa, İspanya, Japonya vd. ülkelerden birçok turist ziyaret etmektedir. Geçtiğimiz yıllarda yaşadığımız covid-19 küresel salgını ile Rusya-Ukrayna arasında yaşanan savaş sebebiyle Gagauziya’yı ziyaret eden turist sayısında bir düşüş yaşanmıştır.
Şimdiye kadar Gagauziya’ya gelmediyseniz size buraya gelmeniz için beş sebep sıralayacağım. Tabii ki fiili olarak birçok sebep var ama bunu sıcakkanlı ve misafirperver Gagauz insanını tanıyınca daha iyi anlayacaksınız.
İlk sebep, Gagauzlar’ın kendine has kültürel gelenekleridir
Gagauzlar’ın kültüründe geçmişten gelen pagan inanışlar önemli bir yer kaplamaktadır. Halen günümüzde de canlı bir şekilde yaşayan Hederlez, Kasım ve Kurt (Canavar) bayramları ile Pipiruda, Lazari, Rusali gibi ritüeller Tanrıcılık inancı ile bağlantılıdır. Gagauziya’da büyük bir coşku ile kutlanan iki büyük bayram vardır. Bunlardan ilki Hederlez (6 Mayıs), diğeri ise Kasım (8 Kasım) dır. Bu iki bayram, Gagauzlar’ın yılı şartlı olarak ikiye bölmelerinden kaynaklanmaktadır.
Gagauzlar’ın halk takvimine göre Hederlez’den Kasım (Mayıs’tan Kasım’a) bayramına kadar yaz; Kasım’dan Hederlez (Kasım’dan Mayıs’a) bayramına kadar ise kış mevsimi olarak belirlenmiştir. Gagauzlar’ın ataları geçmişte tarım ve hayvancılık ile meşgul oldukları için yılı bu şekilde bölümlendirmişlerdir. Hayvancılık, Gagauzlar için önemli bir geçim kaynağıdır. Bu sebeple Hederlez’de koyunların çobana verildiği gün yaylak mevsiminin açılışı olarak düşünülmektedir. Kasım ise, çobanların sürüleri eve getirip sahiplerine paylaştırdığı ay mevsimin kapanışı olarak düşünülmektedir.
21. yüzyılda yaşamamıza rağmen Gagauzlar halen atalarının onlara miras olarak bıraktığı halk takvimini kullanmaktadırlar. Hederlez ve Kasım Gagauziya’da resmî izin günleridir. Özellikle turistler bu bayramları yerinde görmek için Gagauziya’ya gelmektedirler. Çünkü bu bayramlar, halkın geniş bir katılım göstermesi ile kutlanmaktadır. Bu bayramlar süresince özel konserler ve sergiler düzenlenmektedir. Aynı zamanda yerel ürünlerin satışı da yapılmaktadır.
İkinci sebep, ulusal çapta gerçekleştirilen festival ve at yarışlarının yanında Gagauz halkının kültüründe yer eden farklı festival ve şölenlerde turistlerin ilgisini çekmektedir
Örneğin; Gagauz şarap yortusu (Şarap Festivali) Kasım ayının başlarında gerçekleştirilmektedir. Bu festival sürecince, üzüm bağı sahipleri ile şarap üreticileri Gagauziya’ya gelen turistlere şarap tadım fırsatı sunmaktadırlar.
Bu festival ile turistlere Gagauzlar’ın geleneksel şarap yortusunu yakında tanıma ve öğrenme fırsatı sağlanmaktadır.
Diğer bir festival ise Gagauz Gergefi’dir. Bu festival de Gagauz milli giyimleri tanıtılmaktadır. Festivalde Gagauz geleneksel giyimini yaygınlaştırmak ve dikiş, nakış, dokuma gibi el sanatlarına karşı ilgiyi arttırmak amaçlanmaktadır. Festival sürecince Gagauziya’yı ziyaret eden turistlere, hem günlük hem de özel günlerde giyilen erkek ve kadın giyimine ait örnekler tanıtılmaktadır. Gagauz kültürünün orijinalliğini gösteren bu kıyafetler, geçmişten gelen kültür mirasının geleceğe aktarımı açısından önem arz etmektedir.
Gagauz Kilim festivali de, Gagauz halı ve kilim dokumacılığının zenginliğini gösteren önemli festivallerinden bir diğeridir. Gagauz kültürünün ayrılmaz bir parçası olan kilim dokumacılığı, Gagauz el sanatının güzelliğini ve çekiciliğini göstermesi bakımından Gagauziya’yı ziyaret eden turistlere eşsiz örnekler sunmaktadır.
“At-Prolin” adlı damızlık at çiftliğinde her yıl Hederlez gününde binicilik yarışları düzenlemektedir. Çadır Lunga’da yer alan hara çiftliği ülkenin güneyinde yer alan önemli bir merkezdir. Burası Moldova’da “oryos tırıs” cinsi atları yetiştiren tek devlet işletmesidir. Burada at biniciliğini seven turistlere yönelik birçok etkinlik düzenmektedir.
Üçüncü sebep, Gagauzlar’ın milli mutfağıdır
Gagauz mutfağı, atalarının geçmişteki göçebe yaşam tarzındaki mutfağı gibi çeşitli değildir. Fakat Gagauzlar, günümüzde kendilerine has bir mutfak oluşturmuşlardır. Günümüzde bu mutfakta et, un ve süt ürünleri ile yapılan yemekler daha ağırlıklı bir yer kaplamaktadır. En popüler et yemekleri arasında körpe kuzudan pişirilen “kaurma” gelmektedir. Bu yemeğin soğuk (don kaurma) ve sıcak olmak üzere iki çeşidi vardır. Dışarıda odun ateşinde pişirilen geleneksel şurpa (kuzu borcu çorbası) adlı çorba da meşhurdur. Bu çorba taze dere otu ve ekşi ev yapımı “borç” ile pişirilmektedir. İçerisine körpe keçi eti de katılmaktadır.
Gagauzlar’ın hamur işi yiyecekleri arasında gözleme başta gelmektedir. Türk, Tatar ve Azerbaycan mutfağında da bir benzeri olan gözlemenin içerisine koyun veya inek peyniri koyulup ağzı kapatılmaktadır. Daha sonra ayçiçek yağında kızartılarak servis edilir.
Diğer bir Gagauz yemeği ise “kıvırma” dır. Bölgelere göre “pide” veya “plaçinta” adı ile de bilinmektedir. Bu hamur işi yiyecek içerisine lor peyniri koyulur ve üzerine yoğurt ve yumurta karışımı sürülerek fırına verilir. “Kabaklı” ise Gagauzlar’ın geleneksel sonbahar ve kış yemeğidir. Kıvırma ile aynı şekilde yapılır. Ancak içerisine rendelenmiş kabak koyulur.
Gagauz mutfağının lezzetini ve güzelliğini kelimeler ile anlatmak tam olarak mümkün değildir. Bunun için Gagauziya’yı ziyaret etmeniz gerekmektedir.
Dördüncü sebep, İlgi çekici yerler ve doğa rezervleridir
Gagavuzya’da, büyük tarihsel öneme sahip iki benzersiz yer vardır – Vulkanesti’deki Trayan Val’ı ve Çeşmeköy vadileri. Gagavuz Yeri’nde olan Trayan Duvarı, eski savunma yapılarının kalıntılarıdır. Bir versiyona göre duvar, MS 1.-2. yüzyılların başında Roma İmparatorluğu’nu yöneten ve fethedilen bölgeleri korumak için bu surları inşa eden Roma imparatoru Mark Ulpius Trayan’ın adını almıştır. Ancak arkeologlar, Trayan Duvarlarının aslında çok daha sonra inşa edildiğini söylüyor. Başka bir versiyona göre, Trayan Duvarları hükümdarlar Trayan ve Decebalus döneminde mülklerinin sınırlarını belirlemek amaçlı inşa edilmiştir.
Şaftlar Moldova’nın iki ayrı bölgesinde, biri Prut Nehri boyunca, diğeri ise Prut’tan Dinyester’a çapraz olarak inşa edilmişti. Bu tür yapıların kalıntıları Romanya ve Ukrayna’da da bulundu.
Çeşmeköy vadileri, Gagavuz Yeri’nin en güzel yerlerinden biridir ve dünyanın dört bir yanından gelen paleontologlar için eşsiz bir doğal çalışma nesnesidir. 1982’de kazılar sırasında bilim adamları burada eski bir mamutun kalıntılarının parçalarını keşfettiler. Aynı yerde, farklı zamanlarda, daha sonra taşınan ve bugün Kişinev’deki çeşitli müzelerde sergilenen vahşi bir atın ve eski bir maymunun kalıntıları bulundu. Kalıntıların küçük parçaları ise köy kütüphanesinde, etnografik köşede görülebilmektedir.
Beşinci sebep, etnografya müzeleri, çiftlikler, yel değirmenleri ve zanaat atölyeleridir
En ünlü Gagavuz müzeleri arasında Avdarma köyünün yerel tarih müzesi, Coltay köyünde Petr Petkoviç’in etnografik müze, Çadır-Lunga tarih ve etnografya müzesi, Kongaz’ın “Gagauz Sofrası” etno-turizm külliyesi. Beşalma’daki Dmitry Kara Çoban etnografik ve tarih müzesi, Komrat Tarih ve Yerel Kültür Müzesi diyebiliriz.
İki yüzyıl önce, Besarabya topraklarında 2.600’dan fazla yel değirmeni vardı. Bugün hayatta kalanlardan bazıları ülkenin sadece birkaç yerleşim yerinde görülebilmektedir. Bunlardan biri, Çadır bölgesi, Haydar köyünde bulunan eski bir yel değirmeni, 2020 yılında kültürel miras alanları listesine dahil edildi ve Avrupa fonları desteğiyle restore edildi. Restorasyondan sonra, değirmenin hemen yanında ekmek pişirilebilecek ve turistlere ikram edebilecek gerçek bir Değirmenci Evi inşa edilmesi planlanıyor.
Diğer turistik yerler arasında Komrat ve Çadır’daki St. İber ve St. Demetrius manastırları, Avdarma’daki Tatar Çeşmesi, Vulcanesti’deki Kara Gani Şarap Evi ve ülkenin güneyinde bulunan en eski şaraphane ‘Vinuri de Comrat’ dahil Moldova’nın turistik güzergahındandır.
Farklı zamanlarda Gagavuzya’yı ziyaret eden yabancı turistlerin yorumlarına göre, bu güneşli topraklara o kadar aşık olmuşlar ki, buralarıtekrar ziyaret etmek istiyorlar.
Siz de gelin! Bekleriz!
Prewiew: kultura.ge