Ünlü Gagauz opera sanatçısı Stepan Kurudimov’un yeteneğinin takipçileri arasında, küçük vatanını sınırlarının çok ötesinde yücelten eşsiz bir isim daha var – Marina Radiş.
Pandeminin başlamasıyla birlikte 2020 yılında kitlesel kültürel etkinliklere kısıtlamalar getirilince sanatçılar, oyuncular ve performansçılar yaratıcı gelişim açısından oldukça zor günler geçirdi ancak 2021-2022’de Marina Radiş İspanya’yı ve Almanya’yı ziyaret etme fırsatı buldu. Moldova operasının temsilcileri her iki ülkedenin 10-15 şehirinde gösteriler verdi. Böylece Marina, İspanya’da Giuseppe Verdi’nin “Rigoletto” operasında Gilda rolünü ve Almanya’da Gaetano Donizetti’nin “Aşk Elisiri” operasında Adina rolünü üstlendi.
Aslen Kazakliya’ın Çadır-Lunga ilçesine bağlı bir köyden olan kız, çocukluğundan itibaren müzik ve şarkı söyleme tutkusunu benimsemiş, babasının akordeon çalmasını ve annesinin Gagauz türkülerini söylemesini dinlemişti. O yıllarda genç Marina’nın bir gün bu kadar büyük bir opera yıldızı olacağı aklına gelmemiş olabilir ama hayat bazen en ürkek ve beklenmedik hayallerin gerçekleşmesini sağlar.
Bugün Marina Radiş (Kara) yalnızca Moldova ve komşu ülkelerdeki opera severler tarafından sevilip, takdir edilip ve tanınmakla kalmıyor. Şarkı söylediği tüm yabancı tiyatrolarda her zaman tanınıyor ve sıcak bir şekilde karşılanıyor. Ve performansların coğrafyası gerçekten etkileyici: İsviçre, Almanya, Belçika, Hollanda, Romanya, Rusya, İspanya, Türkiye, Kazakistan.
Genç Gagauz opera yıldızına 2013 yılında “Maiestru în Artă” unvanı verildi.
Marina Radiş normal bir Kazakliya okulunda okudu, 11. sınıftan sonra Kişinev G.Muzicescu Konservatuarı’nda hazırlık kurslarına başladı, uzmanlık alanı ise Akademik Vokal. Marina, hazırlık kursunun iki yıl için tasarlandığını ancak bir yıllık eğitimin ardından ana kursa kaydolmayı başardığını söylüyor. Beş yıl boyunca opera vokalleri okuduktan sonra genç hanımefendi, Kişinev Maria Bieshu Opera ve Bale Tiyatrosu’nda solist olarak kabul edildi. Aynı zamanda, gelecek vadeden opera sanatçısı, S. Lunkevich’in adını taşıyan Ulusal Filarmoni sahnesinde ve Org Salonunda görünmeye başladı.
– Marina, her şey nasıl başladı? Neden hayatınızı şarkı söylemeye bağlamaya karar verdiniz?
– Çok küçük yaşlardan beri müzik bana inanılmaz bir içsel zevk verdi ve bana neşe getirdi, bu yüzden bunu yapmak, yani şarkı söylemek için her fırsatı değerlendirdim. Aynı sebepten dolayı okulda da çok aktiftim: amatör performanslara katıldım. 11 yaşımdayken Çadır-Lunga’da Gagauz türküleri yarışmasında birinci oldum; 18 yaşında her yıl düzenlenen Gagauz şarkı yarışması “Gagauz Sesi”nde Grand Prix’i kazandım; Kişinev’deki ünlü vatansever şarkı yarışması “Victoria”nın defalarca ödülü sahibi oldum.
Hayatımı müzikle birleştirmeye karar verdiğimde ailem bu isteğimi destekledi; bu bilinçli bir seçimdi. Komik olan ise: Konservatuvara girmeden önce sadece pop ve türküler söylüyordum. Akademik vokallere tamamen tesadüfen girdim – kabul edildikten sonra pop vokalleri için yer kalmadığı ortaya çıktı ve bize akademik vokaller teklif edildi.
2003 yılında Romanya’nın Brăila şehrinde düzenlenen H. Derkle Uluslararası Vokal Yarışması’nın ödülü sahibi oldum. 2005 yılında konservatuvardan mezun oldum ve aynı zamanda Moldova Ulusal Opera ve Bale Tiyatrosu’nda Verdi’nin La Traviata adlı eserinde Violetta rolüyle ilk kez sahneye çıktım.
– Mesleğinizi değiştirmeyi hiç düşündünüz mü? Opera sanatçısı değilse hangi mesleği seçerdiniz?
– Hayır, böyle bir düşünce ortaya çıkmadı (gülüyor). Ama 11. sınıftan sonra meslek seçtiğimde kardiyolog olmak istedim. İlk başta tıbba oldukça yönelmiştim ama kısa süre sonra insanların kalplerinin sanat yoluyla da iyileştirilebileceğini fark ettim.
– En sevdiğiniz oyunları hatırlıyor musunuz?
– Elbette, hiç unutulut mu? Puccini’nin La bohème operasındaki Mimi bölümünü gerçekten çok seviyorum ve Çaykovski’nin Eugene Onegin operasındaki Tatiana bölümünü de çok seviyorum. Yaklaşık 10-15 yıl önce La Traviata’daki Violetta ve Verdi’nin Rigoletto’sundaki Gilda rollerinden çok memnundum.
– İşinizde sizin için en ilgi çekici şey nedir?
– Kahramanlarımın karakterlerini ortaya çıkarmayı gerçekten seviyorum, bu tam teşekkürlü bir oyunculuk işi! Ve kahramanlarımdan birinde ortaya çıkarmak istediğim nüansları ve özellikleri izleyiciye aktarmayı başardığımda nirvanaya ulaşmış hissi yaşıyorum!
Vokal dersleri hakkında ayrıca şunu söyleyebilirim – bu, tarif edilmesi zor olan özel bir zevktir.
Diğer şeylerin yanı sıra mesleğim dünyayı dolaşmamı, farklı ülkelerle tanışmamı, başka diller öğrenmemi, ilginç insanlarla, farklı dinlerin, dillerin, kültürlerin ve milletlerin temsilcileriyle iletişim kurmamı sağlıyor.
Mesleğimi özellikle seviyorum çünkü rutine tahammülü yok bu yüzden sürekli gelişim içerisindeyiz.
– Şu anda ne yapıyorsunuz?
– Pandemi elbette hayatın her alanına düzenlemeler getirdi. Mevcut durum göz önüne alındığında sahneye daha az çıkıyoruz ancak günlük vokal, nefes ve egzersiz dersleri zorunludur. Opera şarkıcıları sporcular gibidir; eğer antrenman yapmazsak formumuzdan düşeriz.
– Marina, bu hayatta ne hayal ediyorsunuz?
– Mesleğimizde giderek daha iyi olup, yeni ilginç roller ve karakterler almak, aynı zamanda ailem ile birlikte olmak için her zaman yeterli zaman ve fırsata sahip olmak istiyorum. Her zaman arzulara sadık kalmak, fikirlere göre yaşamak, kendi yolumu takip etmek.
(Bu bir arşiv malzemesidir, yazarımın “Biz Gagauzlar. Gerçek hikayeler. Çağdaşlar” koleksiyonunda yer almıştır.)
Çeviri: Güllü Karanfil